28/06/2010
UNESCO tarafından Türkiye’deki tek biyosfer rezerv alanı olarak ilan edilen bölgenin yıldızı parlıyor.
Tarihi kilise ve köprüleri, tepeleri, her daim karlı yüksek dağları, krater gölleri, yemyeşil yaylaları ve ormanların arasında mavi boncuk gibi parıldayan kara gölleriyle Artvin, bambaşka bir dünya sunuyor ziyaretçilerine.
Doğa ile bütünleşmek, kültür zenginliğini yansıtan samimi insanlarla tanışmak istiyorsanız, tam da aradığınız yer Artvin. Çok çeşitli doğal değerleri içinde barındıran Artvin, turizm potansiyeliyle dikkati çekiyor. Yörede, kampçılık, doğa yürüyüşleri, kayak merkezi, jeep safari, rafting ve kano gibi su sporları turizm faaliyetleri arasında yer alıyor.
“Alternatif Turizmde, Alternatifsiz İl Artvin”, doğaya sevdalı konuklarını ağırlamayı bekliyor.
Doğu Karadeniz’e yolunuz düşerse, Artvin’e uğramadan dönerseniz, pek çok sürprizi kaçırmış olacaksanız. Çoruh Nehri’nin yol arkadaşlığını, bulutların misafirlik ettiği dağları, gözünüzü çevirdiğiniz her yerde akan dereleri görmeden dönmek olmaz.
Artvin’e karayoluyla Türkiye’nin her yerinden ulaşılabilir. Özellikle Samsun’dan itibaren sahil yoluyla gidildiğinde Karadeniz’i solunuza, dağları da sağ yanınıza alarak eşsiz güzellikte bir seyahat yapabilirsiniz.
Deniz yolu ile doğrudan ulaşım mümkün olmamakla beraber, yaz aylarında İstanbul’dan Trabzon Limanı’na kadar arabalı vapurla gelinebilir. Seyahatinize buradan karayoluyla devam edebilirsiniz. Kente en yakın havaalanları ise Erzurum ve Trabzon’da bulunuyor. Artvin-Trabzon arası karayolu ile 234, Artvin-Erzurum ise 226 kilometre.
Doğu Karadeniz dağları üzerinde, Çoruh Vadisi’nin yamacına kurulu, arazinin genellikle dağlık olduğu bir kent Artvin. Tarihi ancak Orta Çağa kadar takip edilebilen kentte, bugün yaklaşık 25 bin kişi yaşıyor. Üzerine kurulduğu coğrafyanın özellikleri nedeniyle bir kent meydanına sahip olmayan Artvin’de, Valilik binasının bulunduğu küçük alan, kentin merkezi sayılıyor. İdari binaların ve genel alışveriş mekanları da bu alan çevresinde yoğunlaşıyor.
ERZURUM-ARTVİN GÜZERGAHINDA EŞSİZ MANZARALAR
Eğer Artvin’e Erzurum üzerinden geliyorsanız, yol üzerinde Tortum Şelalesi ve Tortum Gölü’nü görmeden geçmeyin.
Erzurum’un Uzundere ilçesindeki Tortum Şelalesi, oluşumu açısından dünyanın ikinci, yüksekliği bakımından ise üçüncü şelalesi olarak biliniyor. Şelalenin bulunduğu bölgede ziyaretçiler için piknik alanı ve hemen şelalenin altına inen merdivenlerin üzerinde demir korkuluklu izleme balkonu bulunuyor. Merdivenleri takip ederek şelalenin altına inebilirsiniz.
Şelalenin görkemi ve ak köpükler arasında beliren gökkuşağı arka planında, fotoğraf çektirebilir, yaz aylarında suyun düştüğü yerde ıslanarak serinleyebilirsiniz.
Yol güzergahında, yine Uzundere ilçesi Çamlıyamaç köyünde, Gürcü Kralı AdarnesiIII’ün oğulları Bagrat ve Davit tarafından yaptırılan tarihi Öşvank Kilisesi’ni gezebilirsiniz. Gürcülerin ziyaret ederek hacı oldukları kilise, dış ve içteki taş süslemeleri ile çok güzel bir görünüme sahip. Bölgedeki en büyük haç planlı Gürcü kilisesi olma özelliğini taşıyan kilisenin kabartma ve duvardaki işlemeleri kaçak kazılar ve bilinçsizlik yüzünden önemli ölçüde zarar görmüş. Yapı, Kültür ve Turizm Bakanlığınca 1985 yılında tescil edilerek korunması gereken taşınmaz kültür varlıkları arasına alınmış.
KEŞFEDİLMEMİŞ CENNET: YUSUFELİ
Uzundere’den sonra dağların, vadilerin arasından kıvrıla kıvrıla Artvin’in Yusufeli ilçesine varıyorsunuz. Yusufeli, rafting, diğer su sporları, trekking, dağcılık, av turizmi, fotoğrafçılık, kampçılık gibi turizm çeşitlerine sahip olmasının yanı sıra tarihi eserleri ve doğal güzellikleriyle ender bulunan bir turizm yöresi.
Damak tadına düşkün olanlar için, ünlü cağ kebabını, yanında buz gibi yayık ayranı ile tatmak mümkün.
İlçede, İşhan, Barhal, Tekkale kiliseleri ve Demirkent Camii, görülebilecek tarihi mekanlar arasında. Dağlık ve engebelik bir coğrafyaya sahip olduğu için özellikle geçmişte yerleşim birimi olarak seçilen Yusufeli sınırları içinde 25’e yakın gözetleme kulesi bulunuyor.
İlçe merkezi ve köylerde olmak üzere her yıl kara kucak güreşleri ve festivaller düzenleniyor. Yöre halkı festivallere büyük önem veriyor. İlçede, konaklamak için otel ve pansiyon bulmak mümkün.
ÇORUH NEHRİ VE RAFTİNG
Dünyanın en hızlı akan nehirlerinden biri olarak öne çıkan Çoruh Nehri, son yıllarda rafting sporu ile Yusufeli’nin en önemli turizm potansiyelini oluşturmaya başlamış. Çoruh’un rafting sporu için elverişli olan kesimleri İspir-Yusufeli sınırındaki Çamlıkaya köyünden başlayıp, Artvin’e kadar olan 127 kilometrelik bölümü kapsıyor. Bu bölümün tamamı ise Yusufeli ilçesi sınırları içinde yer alıyor.
Çoruh Nehri, dünyadaki Zambezi Nehri’nden sonra rafting sporu için ideal ikinci nehir olma özelliğini taşıyor.
Türkiye’nin en zor rafting nehri olarak kabul edilen Çoruh’un pek çok bölümü zorluk derecesi bakımından 5, kimi yerlerde ise 6 derece parkurlar içeriyor. Çoruh’ta rafting ve kano sporları için uygun zamanın, Mayıs ayının son haftaları, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları olduğu belirtiliyor.
Her yıl yerli ve yabancı pek çok turist, bu parkurda rafting yapmanın yanı sıra, Çoruh boyunca uzanan muhteşem yeşilliği, doğal güzellikleri de görme fırsatını yakalıyor.
Tur şirketleri, rafting isteğine bağlı olarak, 4 günlük veya 8 günlük tur düzenliyorlar. Çadır konaklamalı turların başlangıç noktası, genellikle Erzurum ilçesi Çatakbahçe, İspir, Çamlıkaya, Sebzeciler, Barhal Nehri rotası. Rafting malzemeleri ve çadır tur şirketlerince sağlanıyor.
Boz bulanık akan Çoruh Nehri ile berrak mavi Barhal Çayı’nın “su kavuşumu” noktası da Yusufeli ilçesinde yer alıyor. Barhal Çayı da kano ve rafting gibi su sporları bakımından oldukça elverişli.
Öte yandan yıllardır bölgeye yapılması planlanan baraj, yöre halkını huzursuz ediyor. Yıllardır gündemde olan konu nedeniyle yöreye herhangi bir yatırım yapılmıyor.
DOĞA YÜRÜYÜŞÜNDE 4 MEVSİM BİR ARADA
Dağ ve doğa yürüyüşü denilen “trekking” için de her yıl binlerce insan Artvin’i ziyaret ediyor. Özellikle Barhal Vadisi ve Yaylalar köyünden Kaçkarlar’a doğru olan bölümde doğa yürüyüşü yaz mevsiminde yoğun olarak yapılıyor.
Yusufeli ilçesinde 17 trekking rotası tespit edilmiş, bu güzergahı tercih eden doğa severler, dört mevsimi bir arada yaşama fırsatı buluyor. Bu özelliğin Türkiye’nin hiçbir bölgesinde olmadığı ifade ediliyor. Kaçkar Dağı’nda zirve yapmak isteyen macera tutkunları için ise en uygun zaman Temmuz ve Ağustos ayları.
Öte yandan Kaçkar ve Altıparmak dağlarında 50’ye yakın krater gölü bulunuyor. Bu göller bozulmamış doğasıyla ve tabii güzellikleriyle ziyaretçilerini bekliyor.
FLORA VE FAUNA ZENGİNLİĞİ
Artvin, Türkiye’nin flora ve fauna açısından en zengin bölgelerinden biri olma özelliğine sahip. Vadilerde ve dağların eteğinde yüzlerce farklı kelebek, kuş ve yırtıcı hayvan yaşıyor ve bin bir çeşit çiçek yetişiyor.
Yurt içinden ve yurt dışından gelen birlerce turist tertemiz orman havasını teneffüs etmek ve çevreyi keşfetmek için doğa turları yapıyor.
Yok olma tehdidi altında kırmızı akbaba kolonileri nehir kenarlarındaki kayalıklarda yaşamlarını sürdürüyor. Bölgeye has diğer kuş türleri arasında keklik, yaban horozu, ağaçkakan ve yaban ördeği sayılabilir. Asya göç yollarının üzerinde bulunan Yusufeli ilçesi, ilkbahar ve sonbahar aylarında kuşlara ev sahipliği yapıyor.
Kelebekleriyle ve yüksek vadilerdeki binlerce tür çiçekleriyle Barhal Vadisi, “Dünya Vahşi Yaşam Fonu” tarafından dünyanın 200 ayrıcalıklı korunma bölgelerinden biri olarak aday gösterilmiş.
Topraklarının çoğu dağlık ve engebeli arazi üzerine kurulu o an Artvin’de av turizmi için de uygun alanlar bulunuyor. Özellikle dağ keçisi, ayı, kurt, tilki ve doğal alabalık önemli avlaklar arasında. Barhal Çayı’nda, Halita Deresi’nde ve Borçka Karagöl’de olta balıkçılığı yapılabiliyor.
ARTVİN’DE KÖPRÜLER
Doğanın yol vermezliği, yöre halkının alternatif üretmesini engellememiş Artvin’de ve ilçelerinde. Güzergah boyunca köyleri ana yola bağlayan birçok asma köprü görmeniz mümkün. Bu köprüler çok sağlam olmamakla birlikte yıllardır kullanılıyor.
Asma köprülerin yanı sıra yıllara meydan okuyan birçok tarihi köprüye de ev sahipliği yapıyor Artvin. Bunlardan biri de Berta Köprüsü. Artvin-Şavşat karayolunun 21. kilometresi Berta suyu üzerinde kurulu bulunan köprü, 64 kilometre uzunluğunda ve tüm yüzeyleri düzgün taşlarla kaplanmış. 19. yüzyılın ikinci yarısında yaptırıldığı tahmin edilen köprünün, yapımı devam eden Deriner Baraj rezervuarı içinde bulunduğu ve baraj suları altında kalacağı belirtiliyor.
Arhavi ilçesinin Ortacalar Bucak merkezinde birbirini tamamlayan ve tam daire olma özelliği gösteren Çifte Köprüler, Arhavi’deki yapım tarihi kesinlik kazanmayan Kemerköprü Köprüsü, Derecik Köprüsü ve Aşağı Şahinler köyü köprüsü kentte görülmeye değer yapılar arasında. UNESCO tarafından Türkiye’deki tek biyosfer rezerv alanı olarak belirlenen Camili (Macahel) bölgesi, bitki örtüsü, el değmemiş ekosisteme sahip ormanlarıyla bilim çevrelerinin olduğu kadar doğa severlerin de ilgisini çekiyor.
Biyosfer rezervi, uluslararası öneme sahip ve UNESCO’nun “İnsan ve Biyosfer” programı içinde yer alan, karasal veya kıyı ekosistemlerine sahip yerler olarak tanımlanıyor. Bu alanlar, biyolojik çeşitliliğin korunması, ekonomik kalkınma ve kültürel değerlerin korunmasına yönelik uygulamaların denendiği, seçildiği, sunulduğu ve geliştirildiği alanlar olarak kabul ediliyor.
İşte Artvin’in Borçka ilçesine bağlı Camili köyü de Türkiye’deki ilk ve tek biyosfer rezerv alanı. Gürcistan sınırına yakın köyün eski adı “Macahel”.
Oldukça engebeli bir araziye sahip köyde, kış aylarında 6 ay karayolu ulaşımı sağlanamıyor. Kış aylarında acil hastalar, yapılan bir anlaşmayla Gürcistan’ın Batum şehrinde tedavi ettiriliyor.
Bölgede doğa yürüyüşü yapmak ve kamp kurmak mümkün. Bunun yanı sıra, son yıllarda gelişme gösteren ev pansiyonculuğu, küçük grupları ağırlama imkanı sunuyor. Konukların yemekleri, köy kadınları tarafından hazırlanıyor. Tamamen organik ürünlerle yapılan yemekleri tatmak ise ziyaretçilere kalıyor.
Öte yandan burada kurulan laboratuvarlarda, dünyanın en kaliteli ballarını üreten Kafkas arıları, bilimsel yöntemlerle yetiştiriliyor. Arıcılık ve ana arı üretimi yöre insanının geçim kaynağını oluşturuyor. TEMA tarafından başlatılan program dahilinde eğitim alan yöre halkı, arıcılıkla uğraşıyor. Saf Kafkas arısının binbir çiçekten toplayarak yaptığı bal ise, bölgede “antibiyotik” olarak tanımlanıyor.
Artvin ve ilçelerinde Camili gibi birbirinden güzel manzaralı yaylalar, keşif meraklıları tarafından ziyaret ediliyor. Yalnızçam, Bilbilan, Sahara, Yaylalar Köyü, Meydancık, Borçka-Girgit yaylaları bunlar arasında sayılabilir. Bu yaylalarda kamp kurabilir, ya da yöre insanının evlerinde konaklayabilirsiniz.
Ayrıca, yörede bulunan camiler genellikle ahşap malzeme kullanılarak yapılmış. 18 ve 19 yüzyıla ait camiler ahşap işçiliğinin en güzel örneklerini barındırıyor. Camili köyündeki Muratlı Camii’de görülmeye değer yapılardan.
ORMANIN NAZAR BONCUĞU KRATER GÖLLER
Anadolu’nun gizli saklı köşelerinde pek çok göl var, bir çoğunun adı da Karagöl. Aynı ismi taşıyan bu doğal güzelliklerin üçü de Artvin sınırları içerisinde yer alıyor.
Kentte, Şavşat ilçesindeki Karagöl-Sahara Milli Parkı içinde bulunan Şavşat-Karagöl ve Borçka-Karagöl, turistik özellikleri ön plana çıkan yerler arasında. Ayrıca Murgul ilçesinde, “Damar Karagöl”ü görmek mümkün.
Borçka ve Muratlı’daki barajları gezdikten sonra Borçka’daki Karagöl’ü kesinlikle görmelisiniz. Bölgeye kadar gidip bu eşiz krater gölünü ve çevresini görmeden ayrılmayın. Gölün çevresi, Doğu Karadeniz’in simgesi dev ladin ağaçları, köknar ve çamlardan oluşan yoğun ormanlarla kaplı.
Orman denizi izlenimi uyandıran göl, adeta büyülüyor ziyaretçilerini. Göl üzerinde kayıkla kısa bir gezinti yapabilir, doğanının ve kuşların sesini dinleyebilirsiniz. Tabiat parkında konaklamak isterseniz, Artvin Çevre Müdürlüğüne bağlı misafirhane dışında herhangi bir tesis yok. Gölün çevresinde ayrıca doğa severler için kamp ve piknik alanları da bulunuyor. Bu eşsiz güzelliği bırakıp Karagöl’den ayrılmak istemeyeceksiniz.
Şavşat’taki Karagöl’de, ilginç sürprizlerle karşılıyor konuklarını. Issız bir göl, yol bitiminde yeşil yeşil gülümsüyor size. Karagöl’ün doğu tarafında yeşillikler içinde küçük bir çayırlık bulunuyor. Burası kamp alanı olarak kullanılıyor. Etrafta minik böcek izleme istasyonları görmek mümkün. Yöre, kamp ve karavan turizmini tercih edenler için inanılmaz güzellikler sunuyor. Şavşat-Karagöl’e kadar gelmişken, meşhur Efkar Tepesi’ne çıkarak, muhteşem manzarayı seyredebilirsiniz.